Borsada Korkulacak Ne Var?

Published by

on

Eminim çevrenizden ya da gazete ve televizyonlardan borsada ciddi miktarda para kaybettiği için bunalıma giren hatta intihar eden kişilerin hikayelerini duymuşsunuzdur. Bu hikayeler belki de türlü zorluklarla kazandıkları, yıllar içinde biriktirdikleri tasarruflarını veya emeklilik ikramiyelerini değerlendirmek ve büyütmek için büyük umutlarla borsada yatırım yapmış ancak hüsrana uğramış gerçek insanların gerçek hikayeleridir. Aşağıdaki haber başlıklarına bir bakın.

Diğer taraftan ise, borsa sayesinde bir servet edinen, servet edinmese bile hatrı sayılır bir yan gelir elde etmeyi başaran bir dolu insan var. Bunların arasında elde ettiği temettülerle her çalışanın hayallerini süsleyen bir emeklilik yaşayan insanlar da var. Eminim bu hikayelere de denk gelmişsinizdir. Peki birbirine bu kadar zıt iki durum nasıl aynı oluyorda bir arada aynı ortamda barınabiliyor?

Meşhur deyişle, borsa sıfır toplamlı bir oyundur. Dolaşımdaki hisse sayısı aynı kaldığı sürece alınan kadar satılan miktarda hisse söz konusudur. Siz 5 liradan aldığınız bir hisseyi 8 liradan satarken, başkası sizden aynı hisseyi 8 liradan alıp 15 liraya satmayı hedefliyor. Hisse 15 lirayı bulduğunda ise 8 liradan alan kişi satıyor ve 15 liradan hisseyi alan 20 liradan satma umudu taşıyor. Aynı söz konusu hisse bir süre sonra 9 liraya düşüyor vs. Doğal olarak birileri kazanırken birileri kaybediyor. Peki neden bu korku dolu intihar haberlerinde bahsedilen kaybedenler bir servet ya da tüm birikimlerini kaybetme noktasına gelebiliyorlar? Neden zararları daha katlanılabilir miktardayken zarardan dönemiyorlar? Bu sorunun yanıtı ne teknik analizde ne de temel analizde. Sorunun yanıtı risk yönetiminde. İster uzun vadeli yatırımcı olun ister trader olun, yaptığınız iş çoğunlukla riski yönetmektir.

“Önce Risk” Mantığı

Hayatta riskten tamamen kaçınamazsınız, yalnızca riski minimize edebilir ve onun üzerinde bir derecede kontrol kazanabilirsiniz. Eğer riski azaltmak istiyorsanız, hisselerinizin kendi kendilerini yönetemediklerini kabul etmeniz gerekir. Yönetici sizsiniz ve zar zor kazandığınız paranızı koruyacak olan da sizsiniz. Paranızın erimesine neden olacak olan tembellik, disiplin eksikliği, plansızlık gibi eylemlerinizi kabul etmeli ve onlarla yüzleşmelisiniz. Başarılı borsacılar her bir alım satım kararını bir “risk yönetimi” olarak görürler. “Önce Risk” diyerek, eğer hatalı bir karar vermişseniz katlanabileceğiniz zarar miktarını önceden tanımlama şansına erişirsiniz ki bu bir hisse alırken eğer doğru karar vermişseniz kazanacağınız miktardan çok daha önemlidir. Çünkü eğer hatalı karar vermişseniz oyunda kalabilmek için ihtiyacınız olan sermayenizden kaybetmiş olacaksınız. Riske saygı duymaz ve onu yönetmede başarısız olursanız, asla büyük başarılar elde edemez ve kazandığınızı bir çırpıda geri verirsiniz.

Yatırımcıların çoğu almak için bir hisse bulduklarında tek düşündükleri şey ne kadar para kazanacaklarıdır. Hisseyi ne kadar çok beğendilerse, “keşke dün alsaydım” diye söylenirler. Açgözlülük onları daha sabırsız yapar ve işleri etraflıca düşünmekten alıkoyar. “Önce kazanç” düşünce şekli borsada yüksek getirinin anahtarı değildir. Harika sonuçlar ve ayı piyasasında hayatta kalmak için her gün ve her alım satım kararınızda riski kontrol etmelisiniz. Bu ise stop loss noktasını tespit etmeyle başlar. Başarılı borsacılar, her seferinde alım tuşuna basmadan önce işler bekledikleri gibi gitmezse nerede pozisyondan çıkacaklarını belirlerler. Onlar, önce yukarıya değil, aşağıya bakarlar. Bu mutlaka kazanmanız gereken bir alışkanlıktır. Stop loss’u belli olmayan bir trade, freni olmayan bir arabayı kullanmaya benzer. Belki bir kaç metre kadar arabayı kazasız sürebilirsiniz ama frensiz bir arabayla ne kadar uzağa gidebilirsiniz ki?

Kayıplar ve Telafisi

Trading psikolojisi kitaplarında sıkça bahsedildiği üzere, kayıpların yol açtığı psikolojik tahribat, kazançların sağladığı psikolojik tatminden çok daha güçlüdür. Bir örnek vermek gerekirse, 1000 tl kazandığınız bir trade’de elde ettiğiniz tatmin 100 özgüven puanı ise, 500 tl kaybettiğiniz bir trade’de kaybettiğiniz özgüven puanı 200 olacaktır. Rakamları şu an tamamen uydurdum ama kendi kişisel deneyimim de benzer konsepti doğruluyor. Kar zarar sütununda gördüğüm eksili rakamlar, özgüvenimi gördüğüm artılı rakamlardan daha çok etkiliyor. Bu akıl oyunuyla başa çıkmanın tek yolu, zararı çığ gibi büyümeden durdurmak ve kabul edilebilir seviyede kesmektir. Unutmayın, her büyük kayıp önce küçük bir kayıp olarak başlar.

Aşağıdaki tablo kayıpların telafisi için gerekli çabanın ne kadar büyük olduğunu çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Lütfen inceleyin.

Diyelim ki 100bin TL sermayeniz var ve %10 kaybettiğiniz ve paranız 90bin TL’ye indi. Tekrar 100bin TL’ye ulaşmak için %11,11’lik bir kazanca ihtiyacınız var. %30 kaybederseniz sermayeniz 70bin TL’ye inecek ve başladığınız yere dönmek için %42,85’lik bir kazanç elde etmeniz gerekecek. %50 kaybederseniz, geri dönmek için %100’e ihtiyacınız var! Piyasada yükselişlerin düşüşlerden daha çok zaman aldığını da hatırlatmak isterim. 1 ayda %50 düşen bir hisse, %100 çıkmak için belki de iyimser bir tahminle 6 aya ihtiyaç duyacaktır.

Sorumluluk Almak Özgürleştirir

Ülkemizde borsadaki bireysel yatırımcı sayısı endeksin yükselişine paralel olarak son 2 yılda kayda değer artış göstermiş olsa da borsada yatırım yapanların toplam nüfusa oranı gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde. Türkiye’de kayıtlı yerli yatırımcı sayısı şu sıralar 1 milyon 874 bin civarında. İlginin son dönemde artmasına rağmen, borsadaki yerli sayısının gelişmiş ülkelerden az olmasının bir nedeni de yukarıda paylaştığım haber başlıklarındaki batış ve intihar hikayeleri nedeniyle borsanın kumarhane olduğu algısıdır. Bu olumsuz algıya rağmen borsalar, servet oluşturmak ve birikimleri değerlendirmek için müthiş fırsatlar sunan bir araçtır. Herşeyden önce, kuralları açık net ve herkes için aynıdır. Bireysel yatırımcılar olarak habere ve bilgiye erişimde dezavantajımız olsa da hepimiz aynı grafiklere, aynı indikatörlere ve mumlara eş zamanlı olarak bakabiliyoruz. Avantajı yaratan şey ise bu fiyat hareketini yorumlayabilmekte ve riski yönetmekte saklı. Bize düşen, bu iki konuda uzmanlaşmaktır.

Hayattaki hedefimiz ve hayalimiz ne olursa olsun onu gerçekleştirmek için bir şekilde paraya ihtiyaç duyarız. Ülkemizin ekonomik durumu ve paramızın piyasalardaki değeri hepimizin malumu. Bu durum, almak istediğimiz ürünlere erişimimizi, gitmek istediğimiz yerlere seyahat etmemizi, yapmak istediğimiz herhangi bir şeyi yapmamızı kısıtlıyor. Peki bu konuda bireyler olarak biz ne yapabiliriz? Öylece oturup şikayet ederek işlerin düzelmesini mi bekleyeceğiz yoksa istediklerimize ulaşmak için bireysel bir çaba mı göstereceğiz? İşyerinde müdürümüzün, okulda öğretmenimizin, bizi yetiştiren ebeveynlerimizin, evde eş veya çocuğumuzun hayallerimizin önüne geçmesine izin mi vereceğiz? Acı içinde zaman mı geçireceğiz yoksa bir yol mu bulacağız?

Hayallerinizi gerçekleştirmek için bu noktada bir karar vermeniz ve hayatınızın sorumluluğunu elinize almanız gerekiyor. Bugün olduğunuz kişiden ve bulunduğunuz yerden siz sorumlusunuz! Siz, geçmişte yaptığınız ya da yapmadığınız herşeyin bir ürünüsünüz. Sizi bu noktaya getirenin geçmişte yaptığınız tercihler olduğunu kavradığınız an müthiş bir özgürlük duygusuyla dolarsınız. Bugün okulda ve sınavlarda başarılıysanız, dün disiplinli bir şekilde ders çalışmayı tercih ettiğiniz içindir. Bugün işyerinde istediğiniz bir ünvan ve maaş elde ettiyseniz, dün işinizle ilgili önünüze çıkan engelleri kabul etmeyerek onları aşmanın yollarını bulduğunuz içindir. Bugün sevilen bir insansanız, dün insan ilişkilerine yatırım yaptığınız içindir. Tam tersi, (bazı değiştirilemez dezavantajları yok sayarak ör: fiziksel engeller, karar seçeneğinizin olmadığı durumlar vb) bugün olduğunuz kişiden, bulunduğunuz mekandan, çalıştığınız işten, okuduğunuz okuldan, evliliğinizden memnun değilseniz, geçmişte bazı kötü tercihler yapmış olmanız söz konusudur.

Belki de bulunduğunuz durumu açıklamak için kendinize düzinelerce sebep sıralayabilirsiniz. Kötü hükümet politikalaları, ailenizin maddi durumu, kötü öğretmenler, kötü arkadaş çevresi, zaman kısıtı vs. Bu sebeplerde kesinlikle haklı da olabilirsiniz ama bu mevcut durumunuzu iyileştirmenize yardımcı olmayacaktır. Haklı olmak size hiçbir şey kazandırmaz. Haklı mı olmak istiyorsunuz yoksa mutlu mu olmak istiyorsunuz? Odağınızı içeri almadığınız sürece, karşınıza çıkan engelleri aşmanın bir yolunu bulamazsınız. Odağı dışarıda olan bir insan sürekli başkalarını suçlayarak başarısızlığı haklı ve meşru kılmaya çalışır. Bu düşünce tarzı başarısızlığa giden yola taş döşemektedir. Başınıza gelecekleri seçme şansınız olmayabilir ama bu olaylara verdiğiniz tepkileri seçme şansınız var.

Bugün başlayarak değiştirmek istediğiniz durumla ilgili çalışmaya başladığınızda ve önünüze çıkan engelleri aşmaya odaklandığınızda sizi durdurabilecek hiçbir şey yoktur. Finansal durumunuzdan memnun değilseniz, borsada yatırım yapmayı öğrenmeniz için sizi engelleyen hiçbir şey yok. Bugün artık bilgiye erişim, geçmişte hiç olmadığı kadar kolay ve mümkün. Hayatınızda neyi iyileştirmek istiyorsanız ya da borsada hangi analiz yöntemini seçmiş olursanız olun, internette bir dolu bilgi keşfedilmeyi bekliyor. Siz öğrendikçe korkunun yerini farkındalık alacaktır. Piyasayı, politikacıları, palayı, bıyıklıyı, teknik analizi, temel analizi suçlamayı bırakın ve kendi riskinizi yönetmeye başlayın. Hayatınızın iplerini elinize alın!

Tam da şu an bir karar vermeniz gerekiyor: Bir bahane mi bulmak istiyorsunuz yoksa bir yol mu?

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: